h1

iconoclasts

23 Temmuz, 2006

icono2
CNN(Türk)’de İngilizce bir programa rastlarsanız bir durup bakın, iconoclasts olabilir. Yapımcı kanal, SundanceChannel. Film festivalinden çıkan bir kanal. Peki Sundance ismi birşey çağrıştırıyor mu? Butch Cassidy & The Sundance Kid desem? Evet, Sundance Robert Redford kuruyor Amerika’nın en büyük film festivalini. Bunu farkettiğimde kendisine hayranlığım katlanmıştı.

Programın formatı, ünlü ve alanında kendisi de neredeyse ikonlaşmış birinin gerçek ve büyük bir ikon sanatçı/yapımcı/gazeteciyi, kendisiyle vakit geçirerek tanıtması üzerine kurulu. Bazı ikililer gerçekten ilginç. Birinde Michael Stipe (REM) ile ünlü aşçı Mario Batali var. Özellikle çok eğlenceli eserlerin yaratıcısı Jeff Koons‘un olduğu programı kaçırmayın. Birinde de Renee Zellweger (en ‘olmaya çalışan’ yani en Meltem Cumbul aktris) CNN’in Körfez Savaşı ünlüsü Christiane Amanpour’u tanıtıyor, onu da mümkünse kaçırın.

icono7
Bugün ilk bölümde Butch Cassidy’yi Sundance Kid kendisi tanıtıyordu. Robert Redford, kıskandıran değil ama ilham veren dayanılmaz çekiciliğinin yanında böyle bir festival kurarak yapılabilecek en güzel şeyi yapmış zaten. Paul Newman da marketleri dolduran ve kendi ismini taşıyan envai çeşit, pek lezzetli ve doğal sos, tereyağ, limonata, vs.nin karını yardım kuruluşlarına bağışlıyor -ki bu para şimdiye değin $200 milyonu bulmuş. Engelli çocuklar için de 10 kadar yaz kampı kurmuş. Kısacası, böyle adamlar üretmiyorlar artık.

the sting

İkisi bir de hırsızlık filmlerinin en iyi ve en eğlencelilerinden The Sting‘de vardı; bayıldığım filmlerdendir, anmadan edemem (eğlenceli müziği filmi hatırlatıyor). Evliliğinden de bahsetti Paul Newman. Aktris Joanne Woodward’la, 50 yıla yaklaşmış. O kadar farklıyız ki bu bizi besledi, diyordu Newman. Bu da yazının mesajı olsun mu? Olsun.

[Paul Newman’ın 70’inde bile Daytona 24 saat yarışlarına katılan bir yarışçı olduğunu ve 6 yıl önce bu kadar formalite yeter diye bir törenle smokinini yaktığını da eklesem dedim].

15 yorum

  1. Yazının mesajı da var ..Hımm…


  2. çok kötü yakalanmış gibi hissediyorum Ece:)  Genel bir yorumdu ama onu da düşünmediğimi söyleyemem tabi.


  3. insan hiç gelmemiş bir yoruma cevap yazar mı, veya kendi sitesinden bir yorumla birine seslenir mi? neyse, deneyelim: lizzle, senin bu Jeff Koons’a bayılacağını düşünüyorum.


  4. evet evet bayılıyorum:)
    deneyelim….ama nasıl yapıcam bakalım…önce cnn’i bulup sonra programın saatlerini aramalıyım ama önce şu son ödevi bir tamamlamayı deniyim:)


  5. ben buldum ve baktım. e, hizmette sınır yoktur. bugüne bugün işverenimizsiniz kaç yıllık.
    program pz. 8’de, salı 10:15’te, ikisi de akşam. ama hangi hafta hangi bölüm var, belli değil. bir de cnn derken cnn türk’ü kastederim ben.


  6. yanlış cnn’e bakmışım tabiiki
    hemen cnn türk programlarına bakıyorum tekrar.
    nasıl teşekkür etsemki…
    çok mutlu oldum ya!!!


  7. yok canım ne önemi var. öncelikle umarım yakalarsın Jeff Koons’lu bölümü, teşekkür sonra. aslında Jesus Christ’ı seyredersen en güzel teşekkür olur benim için, diyecektim ama bu programla (Yıldızlar Aramızda’ymış adı) aynı saatte. iş mi bu şimdi? neyse, programda kimlerin olduğuna bakarak karar verirsin sen.


  8. Jesus Christ dvd olarak var bende
    ama madem cnbcede izle diyorsun gecenin bi vakti gösterimi izlerim…:)


  9. bende garip bir huy var, birşeyin cd’si bende olsa bile radyoda duyunca daha çok zevk alıyorum, aynı şey filmler ve televizyon için de geçerli. daha nedenini çözemedim. evet, tekrarı 2:45’e filan.

    birşey sorabilir miyim bir de izninle lizzle, film karesini koyduğun filmin ismi ne? (mahsuru yoksa tabi)


  10. cumartesi koyduğum mu? 22 temmuz? Breakfast at Tiffany’s 🙂
    o garip huy çok doğru. Doğrudan çok benim içinde geçerli:)
    xx


  11. filmden mest oldum resmen. sana da aynısını dilerim. 2:45’te fazla ağır kaçmasın? ya, okudum son post’unu da, çok geçmiş olsun. bu durumda güneşten kaçınmak ve geç saatler mantıklı.

    çok severim Breakfast at Tiffany’s’i ama dikkat etmemişim bu sahneye. en son seyredeli 3 yıl oldu gerçi, doğumgünümde bir sinemada oynatıyorlardı, sevgililer günü arifesi nedeniyle.

    sana sormadan önce arayınca iki kızın siteleri çıkmıştı, o başlangıcı devam ettiren: http://tinyurl.com/juah9, ve http://tinyurl.com/kzf7p


  12. Butch Cassidy and Sundance Kid filmindeki “rain drop falling on my head” sarkisini ayni tadda sipederman2 filmine de koymaya calismislar…hos olmamisti…

    Bir de Sting filminde oyunculuklar super olmasina ragmen adami dolandirma yontemleri cok hosuma gitmemisti.

    Bir de Cassidy’de bunlar bankadan cikarken kesin vuruluyorlar mi, yoksa yaralanip ikisini de yaparlar mi diye hep beklemistim. Galiba yapmayacaklar 🙂


  13. haha, bu adamlara hiç belli olmaz, bakarsın yaparlar. gerçi böylece de ebediyette yaşıyorlar.
    Butch Cassidy’deki o rain drops’lı bisiklet sahnesi sinemanın en güzel kliplerinden biri bence de.
    Sting çok eğlenceliydi ya. O kurmaca bahis şirketi inandırıcı gelmedi mi size? Geçen gün yine bir sahnesini görüp güldüm: yaşlı kurt bir adamla çalışacaklar, soruyorlar: “nasıl çalışırsın, yüzde mi alırsın, sabit miktar mı?” “başında şu (Paul Newman) varsa sabit”.


  14. yok benim begenmedigim yer tren sahnesi idi… guvenini kazanmak icin boyle birsey soylemek falan… ne biliyim belki o yillarda inandirici idi :)))
    belki cok kirlendim(k)…

    Bir de bende eski filmleri dusunurken palu newman’i steve mcqueen ile karistirma hastaligi vardir…
    mesela iki defa dusunurum kim di great escape’te oynayan…
    inan yaziyi yazarken bile bi daha baktim googledan 🙂
    niyeyse


  15. ben bu filmi izlemedim sanırım, hiç hatırlamıyorum. ancak robert redford’un oynadığı bir film hatırlıyorum, çok heyecanlıydı. bir bankayı soymaları gerekiyordu, şişman kötü bir adamın aleyhine olarak. asansörde bankadaki görevli adamı hipnoz etmişlerdi. matrak bir filmdi. onun adı neydi acaba?



fatih demir için bir cevap yazın Cevabı iptal et