ben seni unutmak için sevmedim
3 Aralık, 2006Cumartesi gecesiydi. Su kaynatıyordum, papatya çayı için. Ev arkadaşlarımdan biri çıktı bodrumdan. Çaydanlığı (çaydanlık değil aslında, su kaynatıcısı) sen mi temizledin, yeni olmuş, sağol dedim. Evet dedi. Bir iki şey daha dedim. O da kısa cevaplar verdi. Ama yüzünden tavrından sevgisizlik akıyordu. Yerin dibine girdim. Deyim anlamıyla değil. Özgür bırakın kelimeleri, her seferinde yeni bir yere gidebilsinler. Yerin beş kat altında bir mağarada üzerime kapandı giriş. Kocaman bir kaya çektiler oraya, açabilirsen aç. Açıl baharat açıl. Açıl yulaf açıl. Açıl nalet şey açıl. Gecem karardı.
Çook sevilmedim ben (=sevilmediğim çook oldu). Sevenim kadar sevmeyenim vardı. Hep uçta. Bilgiç ve inatçıysan, zaman zaman sevimsiz olmayı göze alıyorsan, hoşuna gitmeyene ona göre davranıyorsan öyle olur zaten. Çocukken de bir parça böyleydi ama son yıllarda arttı. Farklı kaldım. People are strange when you are a stranger diye bir şarkı sözü tanıdık geldi mi bilmem. Farklılar sevilmez.
Birşey hoşuma gitmeyince uzaklaşırım. Uzaklaşınca uzak davranılırsın. Ne yazık ki ‘ah, bir yerde yanlış mı yaptık da ondan böyle oldu’ demez senden başka kimse. Uzak davranılınca uzaklaşırsın. Uzaklaşınca sevilmezsin. Artık orada bir grup, köşede sen varsındır. Al, hayatımın liseden beri bir açıdan özeti.
Gruplar, mutlu birleşmeler, eğlenceler, partiler, çiftler, çok yakın arkadaşlar, iki çift halinde gezen tipler, üçlüler, beşliler hep bir yerde uzaktan izleyen ve ihmal edilmiş birilerini hatırlatır bana. Birkaç kişi eğlenip bir kişi üzüleceğine her beraber oturup sıkılsınlar. Toplam faydacı değil, eşitlikçiyim yani.
Düşününce farkettim, sevmeyenler arasında birara sevenler ama sonra sinir olmaya başlayanlar, sevmek isteyip yapamayanlar, yaptığın bir iyiliğe veya sevgine cevap vermeye çalışıp beceremeyenler de çok var. Öyleleriyle ortak mekanınız ortadan kalkınca ilişkiniz de bitiyor zaten.
Sevgisizlik görmemenin en iyi yolu çekilmektir. İlaç gibi bir şarkı çalmaya başladı tam şu anda radyoda (işte bu yüzden radyo severim). Hey you, out there in the cold, getting lonely, getting old, can you feel me… Kendime çalıyorum. Diyorum bir süre çekileyim insanlardan. Yalnızlık güç de verir. Sevenini sevmeyenini daha iyi hisseder, daha iyi bir anlar insan.
Yalnızlık zor zanaat. Başlamadan önce dikkatli davranıp ön hazırlıkları tamamlamak lazım. Yoksa istenmeyen sonuçlar doğurabiliyor.
tarafından Skoer 4 Aralık, 2006 at 3:57 pmovv gördün mü sköör simon da bizgibigillerden olmuş..bi ara gelsin de tavsiye verelim di mi ona..tabi skör ün alatacakları daha çok.. 😛
tarafından passive 4 Aralık, 2006 at 4:55 pmha bi de bak ikinci okuyuşum yazıyı sensimon dikkat buyrun 😛
tarafından passive 4 Aralık, 2006 at 10:19 pm“yalnızlık mı” “tek başınalık mı” iyi belleyelim, iyi seçelim.
bu dersi geçen yıl almıştık lakin ben hastayım burnum gözlerim akar bunu da skör e havale ederim..
cidden saygılar 🙂
başlanacak birşey yok aslında. kapımda neredesin diye biriken 27 kişi, telefon başında yüzler, sürekli karşılaştığım birsürü arkadaşım var diye bir durum olmadığına göre hazırlanacak bir durum da yok aslında. bu sanırım sadece psikolojik bir durum, beklememekle ilgili.
tarafından Simon Templar 5 Aralık, 2006 at 6:40 amama yine de teşekkür ederim ikinize de.
ve pasif, unutmamışsın demek meseleyi. tamam, o zaman bir kere okusan da olur.
benim için yalnızlık da tek başımalık da farklı anlamlar içermiyor, herşey aynı kapıya çıkıyor.
ama sanırım biliyorum farkı. başka bir ülkede başka zamanlar yaşarken tek başımaydım. aramıyordum. şimdi yalnızım.
hepimiz sevilmeye takılıyoruz ya zaman zaman, asıl ihtiyacımız olan sevmek aslında… 1500 kişi beni sevse mutlu olur muyum? bir kişiyi bile sevdiğim zamanki çoşku ve neşeyi verir mi?
tarafından gaia 5 Aralık, 2006 at 11:09 amdoğru tabi. ama yine de.. ben biraz daha düşüneyim en iyisi.
tarafından Simon Templar 5 Aralık, 2006 at 11:15 amgayya’nım, siz bunu yazarken ben de şimdi 2 çeşit mutluluk mu vardır, yoksa mutluluk tektir de zaman mı farklıdır diye şekilci yaklaşımlar arasında gidip geliyordum. (şekilci olan benim yaklaşımım).
istek üzerine, ahir zamandan ders notları;
passive’in özlüsözü
tarafından Skoer 5 Aralık, 2006 at 7:23 pmyavrum be ben çok seviyorum bu pasif i ne güzel laflar edeyor öyle,bir de unutmasa söylediklerini 😛
tarafından passive 5 Aralık, 2006 at 9:54 pm