Büyük acılar içindeymiş gibi yaptığı çevre temalı ntv spot konuşmasına Şimdi Fethiye’deyim diye başlıyor Vildan Atasever. Herhalde ‘e, biz değiliz, nolcak şimdi’ doğal tepkisini düşünememiş olmalı. Bir arkadaşım var, yıllardır konuşmadığı arkadaşlarını şimdi viyana’dayım filan diye arıyor, onun gibi.
Gani Müjde de öyle. Ben bu adamı bir tek yılın bu döneminde yatıyla bir güzel kız ve dinlemeye değer bir adamı mavi sularda gezdirirken görüyorum. Bugünki konukları Vildan’la Murathan M.’dı. Sert bir rüzgar var denizde. Hiç fırtınada kaldın mı diyor Gani Müjde, M.M.’ye. Sonra doğal olarak konu onun sözlerini yazdığı Fırtına’ya geliyor ve Gani ile Vildan söylemeyi deniyorlar. Bu da bana hadi şu yazıyı yaz diyor. Yeni Türkü tribüt albümü fikirciği. Ege Kayacan’ın mfö albüm önerisinden aklıma gelmiş birşey. (Bu arada doğal ortamda, çalı çırpı, kum taş yolları olan bir adaya, yazın ortasında, rahat 9 sm. topuklu ayakkabı ile mi çıkılır? Tamam kısa bu Vildan kızı ama insan bundan utanmamalı).
– Çember – Kıraç: Kıraç’ın söylediği tüm şarkılar tek bir şarkı gibi. O şarkı da bu şarkı. Cem Karaca türü, bastıra bastıra söylenen dizeler… Yeaağğ dışınnddassınndırr… Uzatılan sonlar ama keskin vurgular. tak tak tak.
– Fırtına – Nilüfer: Şarkının barındırdığı hafiften bir coşku hali, ama dolu dolu değil, yavaştan, iyimser bir halde, tam Nilüfer’lik.
– Destina – Müslüm: Albümün ağır topu. Reklamlarda, hatta ihtiyacım var şu elbiseye derken bile (brrrrr derken değil tabi) duygulandıran insan Deeeeeestinaaaaa dediğinde eririz asfalt gibi.
– Cevriye – Athena: Skunk’ın aptal gibi tekrarlanan ritmleri, bas akorlara fazlaca yüklenme hali bu şarkıya uyarlansa ne eğlenceli birşey ortaya çıkar. Şarkı hiç bitmez, ritmler hızlanır, tepinir dururuz. Bir nevi tarlaya ektim soğanın üst versiyonu.
– Yedikule – Levent Yüksel: Aynı külhani modda devam edelim. Albümde Müslüm’le beraber şarkısına en cuk oturanı Levent Yüksel. Oyuncu, diklenir bir havayla kendisi de inanır, bizi de inandırır. Bu şarkıya Sezen’i veya Duman’ı düşünmüştüm önceden, ama yok, Levent Yüksel müthiş olur. Ondaki yanık coşku ülkede kimsede yok.
– Nakka – Kibariye&Teoman: Şarkıda patlamaya hazır olan, sanki yeterince kullanılmamış bir potansiyel var. Bu defa Nakka! diye bir de Kibariye bağrınsın bakalım. Teoman sakin, bulanık bir kafayla girsin şarkıya, sonra Kibariye coştursun. O zaman görürüz taverna türü patlamaları.
– Göç Yolları/Dönmek – Yaşar: Albümün Yaşar’lı mini bölümüne başlıyoruz. Benim bu adama özel bir ilgim de yoktu halbuki bu albüm öncesinde. Ama iyi uyuyor onun sesine, bir tek Derya’ya uyar sandığımız tane tane coşkular. Bu ikisi de öyle tane tane şarkılar. İkisi de M.Mungan sözleri, beraber olsunlar da gidenler için hep bir dönme muhabbeti varolduğu bilinsin.
– Günebakan – Yaşar: Kim demiş tribüt albümlerinde her şarkıcı veya grup birer şarkı söyleyecek diye. Hem bu albümün prodüktürü de tonmaysteri de benim. Tüm zamanların en naif şarkısı herhalde bu. Ardından koştuğumuz son zamandır.
– Yeşilmişik – Göksel: Bir önceki şarkının saflığında devam ediyoruz. Bu şarkının çocuksuluğuna sanki doğal ama yaratıcı olmayan bir tercih oldu Göksel. Saf ama aynı zamanda biraz yaramaz. Düşmüşüz yavaşça sakin bir derenin filan… Göksel’deki bariz aşk halinin yansıması
– Mamak Türküsü (Sonbahardan Çizgiler) – Sezen: Politik üçlüye giriyoruz. Bazılarının esas Yeni Türkü dediği Buğdayın Türküsü üçlüsü. Samsun Asfaltı da denebiliyor şarkıya, birçok yerde Mamak Türküsü diye geçiyor ama albümdeki adı, Kemal Burkay’ın şiirinde olduğu gibi sonbahardan çizgiler. Sezen’e politik bir duruş yakışıyor bence. Aslen bir erkek şarkısı sanki ama içli sesini de katınca bir erkektense o olsun.
– Sardunya’ya Ağıt – Şevket Çoruh: Şevket Çoruh, şimdi Arka Sokaklar’da oynayan, zamanının Sultan Makamı’nın Sultanı. Racon bilir, içeri girip çıkmış bir duruşu var, şarkıdaki ironik sertliğe sahip. Özel bir şarkıcılık da gerektirmiyor şarkı, yani iyi uyar. O kabul etmezse Ali Kırca’ya teklif ederim diyorum.
– Mahpusane Kapısı – Erkin Koray (& Haluk Levent): Bu şarkı, şiirin barındırdığı tam Türki hissiyat (ulan, kadını yalnız bırakmış adamı içeride, içelim!) ile hit olmazsa Haluk Levent’in suçu olur. Biraz hızlandırsın şarkıyı, rock vurguları, sert bir söyleyiş, çok da ustalık istemiyor zaten.
ekle: Haluk Levent’e söz vermiştim, tamam ama Erkin Baba’ya da yeraçmamız lazımdı. Sahneyi paylaşacaklar artık.
– Rüzgar – Hayko Cepkin: Duygu salsalası bölümüne giriyoruz. Hayko hem melodiyi biraz esnetip hem de hissini zaten sonuna dek verecektir. ölüm ya da ayrılık, farkeder mi söyle, sensiz…
– Yağmurun Elleri – Teoman: Birkaç yıl önce benim de çalıştığım salona gelmişti Y. Türkü. Bu şarkıdan önce şiirin yazarı da buralarda bir yerlerde, aman duymasın, telif hakkı filan vermedik tabi ki demişti Derya.
Hiçbir şarkıda bu kadar düşünmedim yahu. Neredeyse Yaşar, gelmişken bir de şunu söyleyiver diyecektim. Ama buldum sanırım. Acılı bir aşk modu Teoman’a yakışır.
– Başka Türlü Birşey – K. İskender: Bu öyle bir yorum olsun ki yeni sol bir hareketin bayrağı olsun. Söyleyen de sözlere en içten sahip çıkacak K. İskender olsun. O zaten şiirlerini oynayarak okuyor, bu şarkıya da hakkını verecektir. Arkasında da vokallerde Yıldırım Türker’le solun başına geçecek (geçsin!) Ahmet İnsel olsun.
– Deliler – Harun Kolçak: Ritmli bitiriyoruz.
En çok aklıma gelipduran şarkılardan (sitede ‘sayılardan sen anlarsın, konuş onlarla’ diye arayınız). O yüzden ben mi söylesem dedim uzun süre. Sonra Yıldız Tilbe gibi çeşitli deliler geldi aklıma. Sonra oturan biri de gelmedi aklıma. Ama şimdi içime sindi. Harun Kolçak’ın çok iyi bir sesi var. Keşke Aşkın Nur Yengi günlerinden sonra delirmeseydi tabi.
– Maskeli Balo/Telli Turna – Moğollar (& sürpriz konuk): Bazı şarkılar var, basit veya sabit melodilerinden dolayı hayatboyu ancak belli sayıda (diyelim 100, 200 kere) dinlenebiliyor. Özellikle Telli öyle bir şarkı, artık baydı diye koymayacaktım. Ama bu iki şarkı olmadan Y.Türkü tribüt albümü mü olurmuş! Çok benzer ritmleri var, o yüzden eklenecekler birbirlerine, medley gibi. Ama biraz değişsinler. Mesela Anatolu rock. Moğollar ve albümü alanların bilmeyeceği sürpriz, ilk defa aynı sahneyi paylaşacakları efsanevi bir birliktelik: 3 Hürel.
– Aşk Yeniden – Mirkelam: Son şarkı bir mesaj kaygısı da taşıyor. Sevgili Mirkelam’ın söyleyişi çağıldayan, iştahlı bir aşkın dışavurumu.
___________________________________________________
– Bonus: Destina – Duman: Şimdi tüm anlaşmalar yapılmış, herşey bağlanmıştı ki Duman’ın menejerinden bir telefon geldi. Yeni çıkacak albümlerinin promosyonu için bu projede yeralmak istiyorlarmış. Destina’yı söylemek istiyorlarmış ama ‘hangi oje yakışmaz sana, kız Destina‘ şeklinde. Ben de “Duman’ı bu projede görmeyi zaten istediğimi, ama o fikrin pek yakışık almayacağını, ve zaten o şarkıyı Müslüm Baba’ya sözverdiğimi, şimdi iptal edersem ağlayacağını, Müslüm Baba’nın da ağlamasının öyle birşey olduğunu ki o ağlarsa ülkenin intihar edeceğini” söyledim. Sonunda ortak bir noktada buluştuk. Albüme bonus olarak konacak şarkıda ağlak havalarıyla aynı şarkıyı icra edecekler. Müslüm’ün acıklı söyleyişinden farklı, dumanlı kafalı bir ağlaklık. Ve rock ezgili, bittabi
.
Eksik tabi var. Olmasa Mektubun ve İstersen Hiç Başlamasın acılıları üzmesin, diğerlerinin de aklına yanlış fikirler sokmasın diye yok. Vira Vira eksik, ama benzeri birçok şarkı var. Zaten 19 şarkı oldu. Ve fakat, ülkede ne kadar az baba yorumcu var. Hep aynı isimler. Eklemek isteyeceğim Yıldız Tilbe’den başkasını hatırlamıyorum. Oysa her şarkı için birçok alternatif olmalıydı